MUTLU ÖLÜM – Dünyanın Karşısındaki Adam
Mutlu Ölüm
“ Hiçbir zaman yaşamadıkları için yeterince yaşamamışlardı. Ve ölüm boş yere susuzluğunu gidermeye çalışan bir yolcuyu, sonsuzluğa dek sudan yoksun bırakma davranışı gibiydi.”
Albert Camus
Bir Nobel Ödüllü yazar daha sayfamızın konuğu. Albert Camus 1957 yılında ödülü aldığında, Rudyard Kipling ’ten sonra bu ödülü kazanan en genç yazar oldu.
Albert Camus, birinci dünya savaşının içine doğdu ve gençliğinde diğer ikinci dünya savaşına da katılmak zorunda kaldı. Yaşamını bir şekilde baskılayan siyasal ve sosyal bir çevrede yaşadı. parasızdı ve verem hastalığı yakasına yapıişmıştı.
bu koşullardfa yaşasaydınız siz de varoluşunuzu sorgulamaz mıydınız?
Siz de “Asi” ve “başkaldıran insan” olmaz mıydınız?
Kural koyucuların “abzürdist-varoluşçu filozof” olarak etiketlediği Camus kendini bu sınıflara koymaz. Bu isyankâr ruhun tepkisini buradan çok net anlayabiliyorum. İnsanlığın, duygu, düşünce ve fikirleri bir takım etiketlerle sınıflama merakı, bazen onların gerçekliğinin özünü kaybetmemize neden olabiliyor.
Camus’nun Ölümüyle ilgili kehaneti ve İkizlerine Mirası
Albert Camus’yu fazlasıyla hak ettiği ününe taşıyan yaşam koşulları ve hayatının gerçek hikâyeleridir. Felsefeye en büyük katkısı, insanlığın hayatta netlik ve anlam arayışının sonucu olarak oluşan “absürt” fikridir. Camus, genelde varoluşçulukla birlikte ele alınan “Absürdizm” (Saçma, uyumsuzluk felsefesi) felsefesinin kurucusu değildir. Ancak yeri çok önemlidir. Camus, 4 Ocak 1960’ta,geçirdiği trafik kazası sonucu ölür. Camus daha önce en absürt ölüm şeklinin ne olduğu sorulduğunda, araba kazasında ölmeyi bunlardan biri olarak nitelendirmiştir.
Camus’nun ölümününü sonrasında telif hakları ikiz çocukları olan, Catherine ve Jean Camus ‘ye devrediliyor. Mutlu Ölüm ölümünden sonra 1970’te iki çocukları tarafından yayınlanıyor.
Mutlu Ölüm ’ün girişinde, kitabın oluşumu ile ilgili Jean Sarocchi tarafından yazılmış bir metin vardır. Bu metinden anlayacağınız gibi, kitap bir yapıttan çok bir belge niteliğindedir.
Albert Camus, kendi yaşamının serüvenlerini ödünç verdiği kahramanımız Mersault ile bir cinayetle başlayan ve huzurlu bir ölümle son bulan hikâyesinde, zeki kurguları, olağanüstü tasvirleriyle sizi Akdeniz’in sıcak kıyılarından, Avrupa’nın soğuk dağ rüzgârlarına kadar savurur. Sağlık, para, özgürlük, mutluluk, güzellik, huzur, yaşam ve ölüm üzerine fikirsel denemelerin yapıldığı hikâyelerin arasında en sevdiğim “Dünyanın Karşısındaki Ev” dir. Buradaki tasvirleri o kadar etkileyicidir ki, okurken zihninizdeki ressamın anlatılan her şeyi gözlerinizin arkasında rahatlıkla gerçekten çizdiğini hissedersiniz.
Camus’nun yaşamının son demlerinde yarattığı bu “kendine yolculuğun” keyfine varmanız dileğiyle…
Keyifli okumalar…
ALINTILAR:
“Ve çoğu kez, para aracılığıyla zaman kazanmak gerekirken, yaşamımızı para kazanarak tüketiyoruz.”
“Ama kimi kez yaşamak için, intihar etmekten daha çok cesaret gerekiyor.”
“Avrupa’nın yarısını baştanbaşa dolaşan vagon, kendisini iki dünya arasında tutuyordu. Onu almaktan geliyor ve bırakmaya gidiyordu. Arzunun kral olacağı yeni bir dünyanın eşiğine bırakmak üzere, anısının bile kalmasını istemediği bir yaşamın dışına çıkarıyordu.”
“ Yaşamak için zaman gerekir. Her sanat yapıtı gibi yaşam da üzerinde düşünmeyi gerektirir.”
“Kendisinde, yalnızca çocuklarda, dâhilerde ve masumlarda bulunan o unutma yetisinin olduğunu anladı. Masum ve sevinçle altüst olmuş durumda, mutluluk için yaratılmış olduğunu anladı sonunda.”
“Beyaz çamaşırlar ve kırmızı çatısıyla, ufkun bir ucundan öbürüne sanki topluiğneyle tutturulmuş gibi duran ve tek kırışığı olmayan bir göğün altındaki denizin gülümsemeleriyle “Dünyanın Karşısındaki Ev”; geniş kapı ve pencere boşluklarını bütün bu renk ve ışık panayırının üzerine çevirmişti.”
“Ve yıldızdan yıldıza giden bu sabırlı gerçeklikte, bizi kendimizden ve başkalarından kurtaran bir özgürlük vardır; ölümden ölüme giden öteki sabırlı gerçeklikte olduğu gibi.”
“ İnsan her gün sevincini ele geçirmek zorundaydı.”
“Acılı ve sevinçli yürekleri mutlu ölüme doğru uzanan o ikili dersi işitebiliyor.”
“İçinde öyle çok şeye sahipsin ki, hepsinden soylusu da, mutluluk duygusunu taşıyorsun. Yalnızca bir erkeğin yaşamını bekleme. Onca kadın bunun için yanılıyor. Sen yaşamı bizzat kendinde ara.”
“Bu arada istemiş olduğu şey konusunda kuşkusu kalmadı: uzun bir süre boyunca, tükenişe kadar kendisiyle baş başa kalmak.”
“İnan bana, büyük acı yoktur, büyük pişmanlıklar, büyük anılar yoktur. Her şey unutulur”
“ Her şey doğumdan ölüme giden o an içine sığıyor, orada yargılanıyor ve kutsanıyor, duygusu içindeydi”
“ Güçlü olunur, duru olunur. Yazgı insanın içinde değil, onun çevresindedir.”
KİTAP KÜNYESİ:
Adı: Mutlu Ölüm
Orijinal adı: La Mort Heureuse
Yazar: Albert Camus
İlk Baskı: 1971
Baskı tarihi: 2016
Sayfa sayısı: 149
Yayınevi: Can Yayınları
2 cevap
[…] “Edebiyat mutlulukla ilişkili; ya da mutsuzlukla…” […]
[…] bir bilgi daha vereyim. Filmin ilk senaristi Danny Rubin, senaryoyu Elisabeth Kubler-Ross’un “Ölüm ve Ölmek Üzerine” adlı kitapta anlattığı “ölümün 5 evresi” üzerine kurgulayarak […]