KAYIP TANRILAR ÜLKESİ – Ahmet Ümit
Kayıp Tanrılar Ülkesi romanında Ahmet Ümit, toplumsal göç sorunu, cinsiyet ve ırk ayrımcılığı temalarına değinirken, bir cinayet vakasını psikolojik, sosyolojik, antropolojik çözümlemelerin olduğu tarihsel derinliği olan bir perspektife yerleştiriyor.
Ahmet Ümit, suç anatomisini ve suçun bireysel, toplumsal yansımalarını başarıyla yazıyor. Agatha Christie ’nin Hercule Poirot, Peyami Safa ’nın Cingöz Recai serisindeki Başkomiser Mehmet Rıza karakterlerine benzerlik gösteren, yarattığı Başkomiser Nevzat ile de okuyucusunu derinden etkiliyor.
Zeus Altarı ve Pergamon Tapınağı’nın çevresinde dönen Kayıp Tanrılar Ülkesi romanına, Olympos tanrılarını da şiirsel bir anlatımla konuk ediyor.
Romanda, en tanınmış mitolojik karakter olan Zeus ve onun hayatıyla, ilişkileri üzerinden şekillenen olaylar bütününde gezineceğiz.Almanya’da Berlin sokaklarından, Türkiye’de Bergama’ya kadar uzanan maceranın heyecan dozu hiç düşmüyor. Olayların başladığı ve geliştiği Berlin’de Başkomiser Yıldız Karasu ve yardımcısı Tobias Becker, sembolik sırlarla dolu bir cinayetler serisini çözmeye çalışıyorlar. Başkomiser Nevzat ve ekibinin desteğiyle de ilerleyen soruşturmanın heyecanı kitabın son sayfasına kadar bitmiyor.
Kayıp Tanrılar Ülkesi, Ölmez Ailesinin geçmişle hesaplaşırken yaşadıkları üzerinden okuyucuya oldukça sıradışı bilgiler aktarıyor. Karakterlerin isimleri bile özenle seçilmiş. Yazarımız, mitolojiden antropolojiye, Kharma ve Dharma gibi Uzakdoğu öğretilerinden, Jung’ın arketiplerine kadar uzanan, farklı alanlarındaki bilgilerden ilham almış.
Arketipler
İlk numune, şablon olarak da bilinen, psikolojide ilk defa Carl Gustav Jung tarafından kullanılan, “arketip” son yıllarda günlük hayatımıza taht kurdu. Jung bu kavramı, en basit şekliyle kolektif bilinçaltını oluşturan öğeler olarak tanımlamış. Onu Freud ’dan ayıran düşünce sistemi bu olmuş.
Arketipler, evrensel “bilgi” deposunun sembolik verileri olarak kabul ediliyor. Bilinçdışımızın ortak alanında yoğun enerjiler taşıyan bu bilgi deposu, yeryüzüne çıkış noktamızda bize nefes almayı hatırlatarak işe başlıyor. Tüm zihinsel, duygusal verileri kullanarak kalıtsal aktarımla, yüzyılımızda daha sık kullanmaya başladığımız Dharma yolculuğunda rehberlik ediyorlar.
Dharma
Sanskrit dilinde Dharma kelimesi çarkıfelek ya da kurallar çarkı olarak bilinir. Temel içeriği, “Evren” in düzenini ve ruhsal gelişimi sağlayan kozmik doğanın kurallarıdır. Bedensel ve ruhsal öğretilerimizin döngüsünü ifade ederken iki temel yasadan faydalanır:
Basitçe anlatmak gerekirse, “Karma Yasası “ bir “okul” disiplininde bütünleme veya telafiye kalma, “Samsara Yasası” ise kaldığınız sınıfın veya dersin tekrar okunması gibi düşünebilirsiniz.
Nietzsche’nin deyimiyle, “Amor Fati” yi yani yazgını, kaderini seçmek ve sevmek konusunda sınıfı geçene kadar bir “bengi döngüsü” nde tekrar ve tekrar aynı şeyleri yaşarsınız.
Sonsuz ölüm ve yeniden doğum zincirini tamamlamanın tek kuralı ise “Aydınlanma” dır. Aksi takdirde sık sık kullandığımız o cümle hep tekrar eder:
“Bir daha dünyaya gelsem…”
Ahmet Ümit, bu iki yasadan ve arketiplerden yola çıkarak hikâyesini kurgulamış. Özellikle kitabın 11. Bölümünde, mitolojinin en güçlü figürü “Herkül” olarak bildiğimiz yarı tanrı Herakles’in mitolojide verilen 12 görevini yeniden kurgulamış. Tüm rakamlar ve öğretiler ise “Kahramanın Yolculuğu” nun evreleri, Jainizm ‘ deki Bhavna olarak bilinen “On iki Görüş” le de paralellik gösteriyor.
Zeus Altarı & Bergama Sunağı
Romanda bahsi geçen, UNESCO Dünya Kültür Mirası olarak kabul edilen Bergama antik kentinden kaçırılan Zeus Sunağı bugün Berlin Müzesi’nin duvarlarını süslüyor. Carl Humann tarafından yürütülen kazı çalışmaları 1869-1878 arasında ülkemizde Bergama bölgesinde yapılmış. Bugün de tartışmalara konu olan, “parçaların Berlin’e götürülmesi ve iade talebi “ konusu hala çözümlenmiş değil.
Anadolu’nun arkeolojik zenginliğinin değerlendirilememesi ve tarihi mirasımızın yağmalanışına da incelikli göndermeler yapan Ahmet Ümit’in bu ustalık eseri gözünüzden kaçmasın…
ALINTILAR
“O yüzden unuttuk dediğiniz yerden başlayacağım. Unutmanın bedelini ödeyecek unutanlar. Cezaların en şiddetlisiyle ödüllendirilecek saygısızlık yapanlar, kalbi yerinden çıkarılacak beni kalbinden çıkaranların, yüzlerinin derisi yüzülecek benden yüz çevirenlerin…”
“İnsanlara dikkat et Zeus” demişti. “Onlar yeryüzünün en güvenilmez mahlûklarıdır.”
“Biliyorsun, babasının gölgesinde yaşayan çocuklar asla büyüyemezler.”
“Ama hayat, onun isteklerinden ve niyetlerinden bağımsız akıyordu.”
“Öfkeli adam tehlikelidir ama umutsuz adam çok daha tehlikelidir.”
“Ve ister titan olsun ister dev, ister tanrı olsun ister insan, fark etmez, baba kötüyse, korkaksa, sevgisizse, şefkatten yoksunsa, bir çırpıda çıkarıveriyorsa evlatlarını gözden, hiç iyilik beklemeyin o çocuklardan..”
“Hiç gerçekleşmemiş bir kehanet gibi, yalancı bir kahraman gibi, kötü bir rüya gibi unutulacaksın. Bundan kurtuluş yok.”
“Anılar önemlidir. Anılar, yaşananları hatırlatır. Yapılan kötülükleri ve iyilikleri, acıları ve mutlulukları.”
“Anılarını unutursan, yaşananları da unutursun. Yaşananları unutursan, geçmiş tekrar eder.”
“İster baba olsun, ister kral, isterse baştanrı, asla adaletten ayrılmamalı.”
“Babasız çocuklar tanrıya sığınırlar, ama o tanrı olmayı seçmiş.”
“ Sevginin de şefkatin de fazlası yoldan çıkartır.”
“Hayat, sevgiden çok daha büyüktür, çok daha derin çok daha karmaşık.”
KİTAP KÜNYESİ
Adı: Kayıp Tanrılar Ülkesi
Yazar: Ahmet Ümit
Tür: Roman, Polisiye, Edebiyat, Mitolojiler
Sayfa: 502
Basım: Yapı Kredi Yayınları · Haziran 2021
Bir cevap
[…] tarihi 26 Ekim 2021 – Yazar: IAY https://www.booksiay.com/kayip-tanrilar-ulkesi-ahmet-umit/ilknur-akpinar-yucedag/Photo by Gagan Kaur on […]