GAMZEDA – Antika’da Dolunaylı Gece!

booksiay

GAMZEDA – Antika’da Dolunaylı Gece!

Gamzeda / Uzay Gökerman

Gamzeda

 “Denge, tüm doğanın temel yasasıdır.

Dengede olmayan hiçbir şey yerinde duramaz, devrilir, yıkılır”

Uzay Gökerman

Bir mühendis için en önemli konulardan biridir “denge”… Eğer bir sistem düzenliyse ve sizi konforlu, rahat hissettiriyorsa dengededir. Sistemdeki düzensizlik arttıkça, “Entropi” de artar. Entropi insanlığın keşfettiği en büyük kanunlardan biridir. Termodinamiğin bu arsız yasası,  hayatınızdaki başrolü ele geçirmişse yıpranma ve yıkım süreci işlemeye başlamıştır.

Entropi

Uzay “mühendisliğinin” yarattığı çok boyutlu düşünme becerisiyle “Entropi”yi bilimin zor anlaşılır sayfaları arasından çıkarmış. Sokaklarımıza, insanlarımıza, siyasetimize, sporumuza, sanatımıza, medyamıza ve tüm bunların içindeki ilişkilerimize indirgemeyi başarmıştır.

Gamzeda bize hayatımızın en çarpıcı ana fikrini verir: Diş macununu sıktığınızda, tüpüne geri dolduramazsınız.

Akordu bozuk bir enstrümanı, dengesini kaybetmiş bir teraziyi yeniden ayarlayabilirsiniz. Ancak, ilişkiler bir defa bozulduğunda süreci düzeltmek o kadar kolay değildir.

Reklamlar

İnsan yeniden sevebilir, belki sayabilir de…

Victor Hugo’nun dediği gibi “ikinci defa güvenebilmek” hesap kitap işidir.

Antika

Uzay yayınladığı bu üçüncü kitabında, modernite ile şehirli insanın hayatını ele geçiren sistematiği anlatır. Kuşaklar arası çatışmalar, kişisel ilişkilerin ve iletişimin kaosa dönüştüğü günümüzü, konuya oldukça farklı açılardan yaklaşarak, cesurca ve insanı derinlemesine etkileyen bir teknikle eleştirmiştir. İlişkilere adına her şey bu eleştiriden payını alır.

Hikâyemiz Kadıköy’de “Antika” isimli bir barda ilk karşılaşma anı ile başlıyor. Uzay’ın yarattığı imgelemleri okuyunca Antika Barı, Gamzeda’nın çatı katını sokak sokak gezip arama isteğiniz geliyor.

Gamze Eda

Reklamlar

Tayfun, ilişkilerinin sınırlarında gezinen, başlangıçları ve sonları sorgulayan, hayat tarafından kumpasa düşürüldüğünü düşünen, orta yaşını çoktan geçmiş, hüzünlü bir adam…

Kitaba adını veren, karşılaştıkları an itibariyle, Tayfun’a hayatın anlamını hatırlatan, içine düştüğü bunalımdan çıkması için yardım ederken yeni açmazların oluşmasına neden olan, genç, güzel, etkileyici kadın Gamze Eda…

Anne, baba, kardeş, eş, çocuk,dost, arkadaş, yönetici, çalışan rolleri arasında toplumsal ve bireysel olarak yaşanan çatışmalar, hesaplaşmalar.

Uzay, hikayeyi kurgularken araya serpiştirdiği tutkulu taraftarlığın etki alanı olan spordan, sanata, siyasetten medyaya, kurumsal iş dünyasından sosyal çevreye kadar tüm mecralarda geçen gerçekçi duyguları, düşünceleri davranışları incelikle işlenmiş.

Okuyucuyu şaşkınlığa düşürecek etkileyici bir kurgudan daha fazlası  “Gamzeda”…

ALINTILAR:

Etkileyici, güzel bir kadındı Gamze Eda ve bunun özgüveni, farkındalığıyla dolaşırdı.

Her şeyden önce cinsiyetini sever, kadın olmanın değerini ve hakkını vererek yaşardı.”

“O akşam Kadıköy, bir dizi yeni ilişkinin kurulmasına, var olan ilişkinin ortaya dökülmesine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyordu.”

“Huzursuzluk, mutluluk gibi yaşamın bir parçasıdır ve onu tecrübe etmeden doğruyu bulamayız. Önemli olan ikisinin ortasında durmayı becerebilmektir.”

 “Her günü aynı olan birinin yaşı, o basit düzeni kurduğu günde kalmıştır”

 “Mesele sadece bi fotoğrafı korumak değil ki baba? Ona tüm anlamı veren bakışlarımızdır, o anlamı çıkar, geriye ne kalıyor?”

“O görkemli sanat eserlerinin var olma sebebi belki de yaşadıkları çekilmez hayatlarıdır. Bir sanat eseri her zaman “imdat, kurtarın beni!” diyen çığlını içinde saklar.”

“Bizim şantiyelerimizin her biri Firavuna ait piramidin tekrar tekrar yeniden inşası gibidir.”

“Farkındalık mutsuzluk kaynağıdır.”

“Hiçbir şeyi birbirine karıştırmadan yaşamayı da bilmek gerekir; yoksa yalnız kalıyorsun.”

“Bu durum nasıl aklımdan çıkabilir ki? Bir başka hayat seçerek, onu tecrübe ederek elbette.”

“Geçmişte yaptıklarımızı tekrar ediyorsak her kiminle birlikteysek de kaderimiz benzerlerini yaşamaktan başka bir şey olamaz!”

“Bir adada tek başlarına yaşasalar her şey ne kadar güzel ve kolay olurdu.”

“Seçmiş olduğumuz meslek kişiliğimizi, hayat görüşümüzü, tutumumuzu, hatta ne kadar boş zamanımız kalacağına dair birçok şeyi belirliyor.”

 “Her günü aynı olan birinin yaşı, o basit düzeni kurduğu günde kalmıştır”
Gamzeda / Uzay Gökerman

KİTAP KÜNYESİ:

Adı: GAMZEDA

Yazar Adı: Uzay Gökerman

Tür: Roman

Baskı yılı: Ağustos 2017

Yayınevi: Cinius

Günün anlamına ithafen;

Uzay; kırk yıllık arkadaşlığın kırktan fazla hatırına; iyi ki doğdun arkadaşım…

İyi ki varsın, günün dünden güzel olsun…

 

2 cevap

  1. […] ve olağanüstü anlatımıyla kitabın arka kapak yazısını kaleme alan, sevgili dostum Uzay Gökerman’a sonsuz teşekkür […]

  2. […] “Ve Sen O Fener’in Altındaki Bahçe’de Huzur Bulursun. Bazen içinde bir fırtına kopar; hayat sana acımasız davranmıştır. Çok sevdiğin, değer verdiğin, üzerine titrediğin bir varlığına karşı haksızlık yapmıştır. Canını yakmıştır. Bazen her şeyin bittiği bir yere geldiğini hissetmişsindir. Bundan sonra artık ne olabilir ki, diye içinden geçmiştir. Gözünden bir damla süzülür yanağından aşağı doğru, silemezsin; sonra bir damla daha gelir peşinden. Öyle kalmışsındır. Sevmek bazen öyle kalmaktır işte. Yalnızsındır! En azından yalnız olduğun bir anı yaşıyorsundur. Bazen senin yalnızlığından çok daha güçlü yalnızlıklar yaşanıyordur ve sen o an kendi yalnızlığından çok onun içinde bıraktığı duyguyu yaşıyorsundur. O asla yalnız yürümeyecek bir yerde olmalıdır. Her zaman, daima, sonsuza kadar! Bir bayrak dalgalanır zihninde; sonra bir rüzgâr çıkar, onun gösterişini, heybetini yükseltir. Sonra… Aslında sen O’nu “heybetinden sığdıramadığını hatırlasın yere göğe” bayrağın görüntüsü yüreğindeki ateşi alevlendirir. O bayrak sana emanettir! Sen o bayrağı o güne kadar iftiharla taşımışsındır ve bilirsin ki her yeni kuşak iftiharla taşıyacaktır. Sonsuza kadar! İşte o an köklerinin çınar olduğunu hatırlarsın; onurlu ve uygardır! Soyludur! İşte o sırada… Bazen yalnızlığın bir duygu olduğunu hissedersin… Bazen başını kaldırır, dışarı bakarsın… Uzaklarda bir yerde göğün lacivertini tarayan sarı ışığıyla bir Fener görürsün. Bilirsin ki azgın dalgalar, fırtınalar arasında seni kıyıya güvenle götürecek, yol gösterecek bir Dost’tur, Fener! Ve sen O Fener’in altındaki Bahçe’de huzur bulursun. Sonra bir başka gözle karşılaşırsın… Nereye bakarsan orada bir başkası vardır ve her kime bakıyorsan o kişinin gözlerinde de aynı şeyi görürsün. Dalga dalgadır, ışık ışıktır, güçlüdür. Ve aynı anda gülümsersiniz… Cadde’de güçlü bir ses duyarsın. “Seninle Sonsuza Dek Sırta Veririm, Yan Yanayız Doğu Batı Kuzey Güney…” O an “her zaman” dışarı çıkman gerektiğini bilirsin. Dışarı çıkarken ne giymen gerektiğini de… Yollardasındır! Az önce zihninde canlanan tüm görüntülerin gerçek olduğunu, senin bu gerçeği her zaman yaşadığını hatırlarsın. Hatırlaman gereken bir yerdesindir! Her sabah özgürlüğe doğarsın! Özgürlük senin doğandan gelir. Ne güzel bir şeydir O! Özgürlüğün çok güçlü bir gerçektir ve sen o gerçeği sadece kendine değil, başkalarına da göstermen gerekir! Özgürlüğünü başkalarına öylesine güçlü, heybetli göstereceksin ki bir daha sana el kaldırmaya kalktıklarında o görüntüyü hatırlayacaklardır. İşte bu nedenle… Bazen yollara düşmen gerekir! Bazen Bahçe’nin içinde yükselen Fener sana yol gösterir; gitmen gereken yeri işaret eder; lacivert göğe yansıttığı güçlü sarı ışığıyla… Takip etmen gerekir o ışığı… Bazen gitmek gerekir; özgürlüğe doğru koşmak gerekir. Özgürlüğüne kalkan ellere kalkan olmak için orada olmak gerekir. Bazen İstanbul’da, İzmir’de, Antalya’da, Mersin’de Edirne’de, Diyarbakır’da olmak gerekir. Bazen oralardan Ankara’ya doğru yola çıkman… Fenerbahçe neredeyse orada olmak gerekir; her sabah özgürlüğe yeniden doğmak için…” 3 Temmuz ve Fenerbahçe İdeolojisi Uzay Gökerman […]

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

error: Content is protected !!